Pazar günü yağmurluydu. Öyle olunca rotamızı yakın bir yere çevirdik, Forum’a gitmeye karar verdik. Karar vermesine verdik ama Forum’a girmek ne mümkün. Trafik arap saçı!
Baktık ki girmesi zamanımızı alacak, hemen yanındaki Carrefour’a gidelim dedik. Ne var ne yok bilmiyoruz ama girişi farklı yerden, kolay olur diye düşündük. Birşey yoksa döneriz artık dedik.
Böyle ani kararlar iyi mi oluyor ne?! İyi ki çevirmişiz rotayı oraya. İçeri girer girmez kocaman bir tavşan karşıladı bizi. Tibet’in korkacağını sanmıştım, malum herşeyden korkuyor ya! Korkmak bir tarafa, ayıramadık tavşandan bir türlü! Tavşanın etrafı çocuklarla çevrili. Bizimki sürekli kendini göstermeye çalışıyor, etrafında dönüp duruyor, el sıkışmaya çalışıyor, konuşmaya çabalıyor :D belki ileride başka bir tane vardır deyip zar zor ayırdık onu tavşanından :P
Carrefour çok küçük bir alışveriş merkezi. O şeklinde bir alandan oluşuyor. Bütün mağazalar ortada. Bir turla hepsini bitiriyorsunuz. Bu O’nun bir tarafında Carrefour var. Biz hiç girmedik oraya. O küçük alanda dolandık.
Küçük bir yer olmasına rağmen, çocuklu aileleri düşünmüş, onlar için alanlar yapmışlar. Mesela Capacity’deki oyun alanının minik bir versiyonu orada da vardı. Jetonla binilebilecek birkaç çeşit araba, bir iki tane de masa tenisi. Tibet tabi ki arabalara binmeyip, çevresinde tur atmayı tercih etti :)
Bir de tırtıl koymuşlar, hani şu küçük tren gibi şeylerden. Yine binmek istemedi, belki yarım saate yakın durup seyrettik. Nasıl olduysa “anne ben bincem” dedi. Aman ne mutlu! “Tamam oğlum” dedim. Çocuğa da “binene kadar vermem parasını, hiç belli olmaz bizim adamın ne yapacağı” dedim (cimri sanmıştır beni herhalde), nitekim doğru düşünmüşüm. Binince, haklı olarak kemerini bağlamak istedi görevli, öyle olunca bizimki bastı yaygarayı, bir daha da bindiremedik!
Tam artık gidelim dediğimiz anda, şu meyveli çikolatacılardan birini gördük (ismi neydi ki onların!?). Kuzenle gözlerimiz yuvalarından çıktı tabi :P
Hemen yöneldik oraya doğru. Meğer bu güzel şeyler külahta da alınabiliyormuş. Bizim gözümüz döndüğü için kupta aldık :P
Tibet bir süredir dondurma sayıklamaya başlamıştı, külahı görünce dondurma diye tutturdu, satıcı kızda bir tane külah verdi ona. Aldı eline külahı, bir külaha bir kıza bakıyor “ama bu boooşşş” dedi. Kızcağız ne diyeceğini bilemedi, biz gülüyoruz! En sonunda içine biraz çikolata buladı külahın, kandırdı Tibet’i, ortaya keyifli görüntüler çıktı böylece :)
Günü benim açımdan çok anlamlı bir sohbetle bitirdik:
Çikolataları yerken, 6-7 aylık kızıyla bir bayan oturdu yanımıza. Tibet nereden estiyse, çocuğu göstererek bana “Anne, bunu alalım mı?” diye sordu?!
“Olur mu annecim öyle şey. Bak annesi yanında, ben seni nasıl seviyorsam, bırakmak istemiyorsam, annesi de onu seviyor, hiç başkasına vermek ister mi?” dedim. Israrla “alalım” deyip duruyor, ben izah etmeye çalışıyorum. Baktımki kadın gülümseyerek izliyor ben de “Sor bakalım annesine, verir miymiş?” dedim. Kadıncağız “Olmaz ki ama ben nasıl ayrılayım ondan? Senin kardeşin yok herhalde, böyle kardeş istediğine göre” dedi. Tibet’in cevabına hem çok şaşırdım, hem de çok mutlu oldum ne yalan söyleyeyim.
Bebeği göstererek “Bay işte! İşte kaydeş!” dedi.
“Desene bütün çocuklar senin kardeşin, ne güzel!” dedi kadın.
Oğlum!
Yahu ne tatlı adamsın sen!!!