Doğru...
Bu aralar yazmıyorum pek...
Ne yapayım, yok işte yazasım...
Bazen kelimeler dökülemiyorlar satırlara... Dilimin ucundalar hep ama çıkmıyorlar oradan bir türlü. Bir çekingenlik, bir ürkeklik, bir tedirginlik...
Ara ara oluyor böyle. Biliyorum ki geçecek...
Bu dökülmemezliğe inat, yazılası güzellikler oluyor hayatım(ız)da...
Mesela dün çok güzel, çok özel misafirler ağırladım. Yeni evimizin ilk misafirleriydi. Hem benim, hem oğlumun, hem de çok ilginç bir tesadüfle eşimin ilk misafirleri...
Deniz'i ve Yaz’ı çoğunuz tanıyorsunuz. İş arkadaşım, dostum, can yoldaşım, güzel Yaz’ımın güzel annesi. İlk önce o geldi. O da benim gibi ev sahibi olduğundan (laf olsun diye demiyorum, gerçekten öyle hissediyoru(m)z) bir sürü şeyi de yüklenip gelmişti üstelik. Hiçbir şey yapmasam da olurmuş (zaten çok birşey yapmamıştım ya), donattı masamızı resmen. Yaz’a zaten söyleyecek laf yok. O kadar sıcak, o kadar bıcır bıcır, o kadar sevimli ve güler yüzlü ki, oğlumun ona olan tarifi zor duygularını çok normal karşılıyorum :)
Ne yapayım, yok işte yazasım...
Bazen kelimeler dökülemiyorlar satırlara... Dilimin ucundalar hep ama çıkmıyorlar oradan bir türlü. Bir çekingenlik, bir ürkeklik, bir tedirginlik...
Ara ara oluyor böyle. Biliyorum ki geçecek...
Bu dökülmemezliğe inat, yazılası güzellikler oluyor hayatım(ız)da...
Mesela dün çok güzel, çok özel misafirler ağırladım. Yeni evimizin ilk misafirleriydi. Hem benim, hem oğlumun, hem de çok ilginç bir tesadüfle eşimin ilk misafirleri...
Deniz'i ve Yaz’ı çoğunuz tanıyorsunuz. İş arkadaşım, dostum, can yoldaşım, güzel Yaz’ımın güzel annesi. İlk önce o geldi. O da benim gibi ev sahibi olduğundan (laf olsun diye demiyorum, gerçekten öyle hissediyoru(m)z) bir sürü şeyi de yüklenip gelmişti üstelik. Hiçbir şey yapmasam da olurmuş (zaten çok birşey yapmamıştım ya), donattı masamızı resmen. Yaz’a zaten söyleyecek laf yok. O kadar sıcak, o kadar bıcır bıcır, o kadar sevimli ve güler yüzlü ki, oğlumun ona olan tarifi zor duygularını çok normal karşılıyorum :)
Zeynep’i ilk görüşüm değildi ama ilk defa uzun soluklu bir araya gelişimizdi. Yaz’ın yaşgününde tanışmıştım ve çok sıcak bulmuştum kendisini. Severim ben güldüğünde gözleri de gülenleri... Sonra facebooktan da bulduk birbirimizi. Derken o da bir blog açtı. Kırmızı Woswos. Oğlu Nadir Serhan’ı anlatıyor o da bloğunda, arada kendisini ve sevdiceğini de (tavsiye olunur, siz de seveceksiniz). Nadir Serhan’ın yürüyüşüne biz ailece bayıldık. O kadar sevimli bir yürüyüşü var ki, bakmaya doyamadık, anlata anlata bitiremedik.
Bahar’ı da biliyorsunuz. Gelin Kız Yağmur’un sıcacık, içten, güzel gözlü annesi Siz belki bilmiyorsunuzdur Bahar’ın gözlerinin güzelliğini, ben gördüm :). Gelin Kız diyorum Yağmur’a çünkü, bir gelin gibi narin, nazlı, çekingen. Bir de benim gelinlik çantamı hiç düşürmedi elinden, ondan :) Öyle güzel yanakları var ki, sürekli sevesin geliyor ama yanına yanaşmak için çaba göstermek gerekiyor, öyle kolay kolay yanaştırmıyor kimseyi. Neyseki gün bitimine yakın iletişimimiz bayağı yol katetti ve benimle konuşmaya başladı. Hatta Pamuk Prenses ve 7 cücelerin hikayesini bile anlattı bana :)
Salonun küçük bölümünü çocuklar için aktivite alanı gibi hazırladık. Şu oyun hamuru denen şey ne menem birşeydir çözemedim gitti. Çocuklar büyülenmiş gibi sürekli onunla oynamak istiyorlar. Neyseki bolca almıştım tahmin edip. Arada ufak tefek kavgalar olduysa da bir şekilde atlatmayı başardık. Sanırım keyifli vakit geçirdiler. Uyku vakti yaklaştıkça Tibet’in çocukların elinden herşeyi almak istemesi had safhaya vardı gerçi ama misafirlerimiz gerçekten olgunlukla karşıladılar bu durumu sağolsunlar.
Bu buluşmada iki ilginç tesadüf vardı. Birincisi zaten bu grubun buluşmasına vesile olan tesadüftü. Zeynep ve Deniz çocuklarının aynı yuvaya gitmesi vesilesiyle tanışmışlardı. Yaz’ın yaşgününde dediğim gibi ben de Zeynep’i tanımıştım. Bahar Deniz’in de benim de blogtan ilgiyle takip ettiklerimizden ve çok ilginç bir tesadüf eseri Bahar ve Zeynep eşlerinin aynı işyerinde çalışmış olmalarından mütevellit çok sık biraraya gelen, çok iyi iki arkadaş çıktılar. Diğeri ise hepimiz için bir sürpriz oldu. Benim eşim ve Zeynep’in eşinin tanıdık çıkması. Birbirlerini gördükleri an çok komikti. İkisi de “Senin ne işin var burada” diye sordu aynı anda birbirine :) Sonra sohbet muhabbet...
Çok keyifli ve çok güzel bir gündü. Hem çocuklarımız, hem biz, hem de eşlerimiz açısından... Ben bu buluşmaları gelenekselleştirmek taraftarıyım kızlar, haberiniz ola :))))
Aslında daha yazılası bir sürü şey var ama artık o da başka yazıya... Tabi kelimeler birbirini bulur da dökülürse...